kaç kez

24 Şubat 2011 Perşembe

Nice Yıllara

          Yolu  kaybetmemek uğruna ekmeğinden vazgeçmektir masal Hansel ve Gratel'deki gibi. Aşkın uğruna kurbağayı öpmeyi göze almaktır bazen. Hem de prense dönüşme oranını bilimsel verilerle hesaplayabildiğin halde.

          Kışın karıncanın kapısını bir parça ekmek için çalmayı içine sindirebilmek midir zor olan, yoksa bunu göze alıp o kemanı ormanın derinliklerine işleyen nağmelerle çalmak mıdır, bilinmez. Ama masallar risk almayı anlatır. Büyük vazgeçişleri anlatır. Spartaküs nelerden vazgeçtiyse onu anlatır. Kaf Dağı'nın yüceliği değil bahsi geçen. Olay, boyuna posuna bakmadan dağı gözüne kestirmektir. Ben yapamam dediğinde. Hristiyanlığa bir göz at. Marangozluk yapan Nasıralı bir gencin dünyayı yerinden oynattığına tanık olacaksın. Ancak unutma, tarihe geçme oranın, sonunda kendi atölyenden alınmış çivilerle çarmıha gerilme oranınla doğru orantılıdır.
           Kimsenin ciddiye almadığı bir siyasi partinin toplantısına katılarak konuşulanları not  almak üzere, baştan savma görevler verilmiş bir adam hayal et. Katıldığı toplantıdan etkilenerek  o partiye üye olup, başkanı seçilip, iktidara gelip, tüm dünya tarihini değiştiren o arkadaşı, "Adolf Hitler" diye tanıdı dünya...
          Bunların, hayata bakış açını değiştirmek için kaleme alındığını zannetme. Buradan aldığın iştahla hayata saldır, diye değil hiçbiri. Tüm bunlar, tarihe geçenleri gösterir. Şansı yaver gitmemiş ve binlerce çiviye maruz kalmış, hatta anlatacak çok daha iyi öğretileri olan adamları gölgeler İsa aslında. Kemanı Ağustos Böceği'nden çok daha iyi çalanları tanıyabilirsin ama mevzu kemanda değil, La Fontaine'in yazlığının bahçesinde Ağustos ayında bulunmaktır. Şans faktörünü sakın atlama ve tarihe geçmeye çalışma. Tüm vazgeçişlerin, aldığın riskler, kurduğun hayaller yüksek ihtimalle seni tarihe geçirmeyecek, bilakis tarih sana geçecek. Yani yaşlanacaksın.
         Nice yıllara...
         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder