kaç kez

23 Şubat 2011 Çarşamba

Titanik

     Demirin su üstünde nasıl yüzebildiği bile tam olarak anlaşılamamışken, okyanusa meydan okumanın hazin sonu gibi gorünüyor bu batış. Derler ki kemanlar hiç susmamış sulara gömülene kadar.
İnsanın, kendi cenazesine keman çalmasındaki ölümü kabullenişin ve karşılayışın anlamının, o sulardan daha derin olduğu su götürmez. Arşimed'den bu yana suyun kaldırma kuvvetini bulmakla övünen insanoğluna suyun indirme kuvvetinin cevabı olarak algılanır ilk bakışta. Ancak gecenin karanlığında oynanan bu oyunu keman sesleri bozar inadına.
2 hikaye var gibi görünür Titanik'te. Birisi 1.sınıf zengin yolcuların filikaları telaşlı satın alma girişimi, diğeri filikaları işgal etmesinler diye kendi bölmelerine kilitlenmiş alt sınıf yolcuların zincirlerini kırma mücadelesi. Bu 2 hikaye özellikle son 200 yılda sistematiği ekonomistlerce kurulmuş temel sınıf mücadelesine gönderme olabilir. Büyük batışın en dramatik yanı bu zannedilirse, yanılgı kaçınılmazdır.
Titanik'i anlamak,kemanı duymaktır.
Kemanı duymuyorsan eğer, ne gemi yap, ne okyanusa açıl, ne meydan oku, ne de bat.
Bektaşi'nin Azrail'e bir duble rakı ikram etmesine eşdeğer bir ruhani yolculuktur o ezgi.

      Mucize, insanoğlunun nefes alışında değil, onu ıslığa dönüştürebilme yeteneğindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder